Kardiyovasküler hastalıklar maalesef dünya çapında ölümün önde gelen nedenleri arasında ilk sırada yer almaya devam etmektedir. Kalp damar tıkanıklığı birçok genetik ve çevresel faktörlerin bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkmaktadır.
Ailesel olarak yüksek kötü kolesterol (LDL) düzeyinin yüksek olması daha doğumdan itibaren bireyin 30-40’lı yaşlardan itibaren kalp ve damar tıkanıklığı için yüksek risk grubuna girmesine neden olmaktadır. Bu nedenle genetik olarak yüksek LDL düzeyleri bulunan bireylerin genç yaşlardan itibaren tespit edilerek daha sonraki dönemlerde kalp damarı tıkanıklığı riskini azaltmak için takip edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması hayati önem arz etmektedir.
Bunlara ilaveten, normal sağlıklı bireyler, hafif düzeyde kalp damar tıkanıklığı bulunan veya daha önce kalp krizi geçirip stent takılmış/bypass operasyonu geçirmiş bireylerde kalp damarının tekrar tıkanma riskini en aza indirmek amacıyla akdeniz diyeti, kilo verilmesi, düzenli egzersiz, alkol ve sigara kullanımından kaçınılması alınabilecek önlemlerin başında gelmektedir. Yaşam tarzı değişikliğinin en az kalp ilaçları kadar fayda sağladığı günümüzde bilimsel olarak net şekilde kanıtlanmıştır.
Unutmayalım ki esas önceliğimiz kalp ve damar hastalıklarından korunmak için gerekli önlemleri almaktır.
Dr. İbrahim Halil İNANÇ
Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi
Kardiyoloji Uzmanı